6 Nisan 2021 Salı

Dut Ağacı

Bundan yüzyıllar önce, insanların mağaralarda yaşadığı zamanlarda, mağaranın ağzında yakılmış bir ateşin çevresine toplanan çocuklar, pürdikkat şekilde hikâye anlatıcısı dedelerini dinlemekteymiş. Kabilenin en büyüğü olan dede, her akşam güneş batınca, tüm çocukları etrafına toplar ve onlar uyumadan önce hikâyeler anlatırmış. O gün çocuklara, mağaranın yanındaki dut ağacının hikâyesini anlatmaya karar vermiş.

-Çocuklar, mağaranın hemen yanındaki dut ağacını biliyorsunuz değil mi?

Çocuklar, kendilerine sorulan soruya aynı ağızdan “eveeeeeet” diye cevap verirken, kafalarını ağaca doğru çevirmişlerdi. Dede, hikâyeyi anlatmaya devam etti.

-Benim çocukluğumda o ağaç kurumuştu ve hiç dut yetişmiyordu ama sonra her şey değişti. Bugün artık bolca dut yetişiyor. Küçükken, ağaçtaki bilge ipek böceğine sormuştum; “bilge böcek, neden bu ağaç hiç meyve vermiyor?”. O da bana anlatmıştı. Bundan yıllar yıllar önce, insanlık çok gelişmiş bir durumdaymış. İnsanlar, ipek böceklerini yetiştiriyorlarmış. İpek böcekleri, kelebeğe dönüşmeden önce, insanlar için sonsuzluk anlamına gelen (∞) şekliyle kozalarını örerler ve uykuya dalarlarmış. Ne yazık ki, hiçbiri kendi mezarını ördüğünü bilmiyormuş. İpek böceklerinin sayısı çoğalmış ama hepsini vaktinden önce öldürüp, onların kozasından kendilerine değerli kıyafetler yapmaya başlamışlar. Çocuklar bilmelisiniz ki;  ipek böcekleri kelebeğe dönüşmeden önce kendilerine ipekten bir koza yaparlar. 5 ile 8 gün batımı sonra kozalarından kelebek olarak çıkarlar. Kozalarından çıkarken, kozalarını parçalamak zorundadırlar. İnsanlar, kozalar zarar görmesin diye, onları kozalarından çıkmadan hemen önce kaynar suya atarlarmış. Böylece ipek böcekleri kozaların içinde haşlanarak ölürmüş ve insanlar kozaları zarar görmeden kıyafete dönüştürebilirlermiş. On binlerce ipek böceğinin kozasından sadece bir insan için kıyafet yaparlarmış.

Ateşin başındaki çocuklar, her akşam anlatılan güzel hikâyelerin ardından böylesine hüzünlü bir hikâyeyi duyunca üzülmüşler. Hikâye anlatıcısı dede, çocukların üzüldüğünü görünce devam etmiş.

-Üzülmeyin çocuklar. Şimdi hikâyenin en güzel tarafı başlıyor. İnsanlık o dönemde büyük bir felaketle karşılaşmış. İnsanlık gerilemiş, sayısı azalmış ve doğa kendini onarmaya başlamış. Ağaçtaki tüm ipek böcekleri, bir zamanlar insanlar tarafından ele geçirilmiş olsa da, iki tanesi saklanmayı başarmışlar. Günün birinde onların çocukları olmuş. Her çocuğa verilen isim gibi çocuklarına İpek ismini vermişler. Kozalarından çıkan ve insanlardan kaçmayı başarabilen diğer ipek böcekleri de onların yanına uçarak gelmişler. Anne ve babaya sormuşlar;

-siz neden hiç uçmuyorsunuz, kanatlarınız var, istediğiniz yere gidebilirsiniz.

Anne ve babası cevap vermişler.

-Çocuğumuzun kozadan kelebek olarak çıkmasını bekliyoruz.

Anne ve babası çocukları için tüm ömürlerini, bir dut ağacının üstünde geçirdikten günler sonra koza hareketlenmeye başlamış. Sonunda çocukları kozasını parçalayarak dışarı çıkmış. Artık kanatları varmış. Kanatlarını birkaç defa çırpıp havalanmış. Bir süre sonra yanında bir sürü ipek böceği ile geri dönmüş. Hepsi, mağaramızın dışındaki bu dut ağacını yuva edinmişler. Sonra onların da çocukları olmuş. Dut ağacının hastalıklı yapraklarını yiyerek ağacı yeniden hayata döndürmüşler. O günden beri dut ağacı yeniden meyve vermeye başlamış. Bugün o dut ağacının üstündeki ipek böcekleri olmasaydı, bizim de yiyecek meyvemiz olmayacaktı. O yüzden o ipek böceklerine gözünüz gibi bakın. 



***

Bu hikâye, ülkemizin ve dünyamızın içinde bulunduğu tüm olumsuzluklar içinde evlatlarına kol kanat geren, uçabilecek haldeyken evlatları için ömürlerini bir dut ağacında geçiren anne babalar için yazılmıştır. Ritmik cimnastik gençler kurdele kategorisinde Türkiye şampiyonu olarak, ülkemizi Avrupa şampiyonasında temsil etme hakkı kazanan İpek Akçakanat yeğenime ve onun değerli annesi Beste’ye ve değerli babası Tanju’ya ithaf olunur. Yediğiniz her dutta, ipek böceklerini hatırlayın. Ve İpekciğim, güzel yeğenim, uç uçabildiğin kadar, korkmadan, özgürce. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder