4 Ocak 2019 Cuma

Aydınlık Ve Karanlık

Ulu bir dağın, sisler içindeki tepesinde bulunan okulun öğrencisi, hocasının yanına gidip, hayatta karşısına çıkan kötü insanları şikayette bulunmak istemişti. Hocası, öğrencisinin mutsuz ve umutsuz olduğunu görmesine rağmen, onu aydınlığa kavuşturacak, öğrenmesi gerekli hayat derslerinden birini aldığını görüp, gülümsemişti. Detayları anlatmasına müsaade etmedi. Eliyle "dur" diye işaret etti. Karanlık krallığın çocuklarının ona yaşattıklarını çok iyi biliyordu. Öğrencisini karşısına aldı ve konuşmaya başladı.

Evlat, bu hayattaki ölümlüler iki gruba ayrılır. Biri aydınlıkçılar diğeri karanlıkçılardır. Biri aşktan diğeri cehaletten beslenir. 

Aydınlıkçılar aşk ile doludur, romantiktir. Onlara çevresindeki görmüş geçirmiş olanlar "yapma, etme" diye çok söylerler ama onlar gerçeklerle yüzleşmeden bunları kabul edemezler. Hatta onları suçlarlar ve kendileri gibi sevmediklerini düşünürler. Bu gruptaki ölümlüler gerçeklerden koparak, sonsuz ve karşılıksız bir aşk ile severler. Daha çok kendilerine ve en yakınındakilere zarar verirler ama düşsel dünyalarından çıkamadıkları için bağlı oldukları topluma da kayda değer bir katkı veremezler. Bunlar aşkı, iyiliği, güzelliği yaşar, yaşatır ama sonunda mutsuz olurlar. İşte sen bu gruptansın. Bu gruptakiler gerekli olgunluğa ulaşınca aydınlanırlar. Yeteri kadar acı çekmeden, gözlerindeki perde kalkmaz. Ve unutma oğul, acı çekmeyen insan olgunlaşmaz. Ne kadar acı çekersen, o kadar olgunlaşacak ve aydınlığa kavuşacaksın.

Diğeri ise karanlıkçılardır. Bunlar cahillerdir. Cehalet bilgi değil, ahlaktan yoksunluktur. Susadığında denizin suyunu içersin, her seferinde daha çok susuzluk çekersin de, daha çok içmek istersin ya, işte bu gruptakiler böyledir. Kötülük yaptıkça, daha kötü olmak için çaba gösterirler. Bunlar zarar vermekten çekinmeyen, şahsi çıkarları için bağlı oldukları toplumsal grubu yok etme pahasına bile yapmayacakları kötülük olmayanlardır. İnsanlığın yaşadığı ne kadar kötü olay varsa, bu gruptakilerce meydana getirilir. Senin kalbinin kaldıramayacağı kadar büyük kötülükleri planlar ve uygularlar. Her seferinde de daha kötüsünü yapmak için çaba gösterirler. Yok edilmesi gereken, tekrar var olmamaları için göz yaşlarına, iniltilerine aldanılmaması gereken bireylerden oluşurlar. Bunlar karanlık soydandır. İçinde bulundukları toplumsal gruba herkesten fazla bağlı olduğunu söyleyen, hakikatte ise o toplumsal grubu içeriden kemiren ve bunu yaparken kimselere hissettirmeyenlerdir. Tıpkı bir yarasa gibi, sivrisinek gibi, önce uyuşturur, sonra tüm kanını emerler. Karanlık krallıklarını sürdürmek için yapamayacakları kötülük yoktur.

Biliyorum, üzülüyorsun, kahroluyorsun. Endişe etme, artık her birinin ismi deftere yazılmıştır. Her biri tek tek işaretlenmiştir. Bu saatten sonra başlarına gelecek her türlü felakette, aydınlığın çocuklarının imzası olacak. Kimi demir parmaklıklar ardında çürürken, kimi işlerinden olduklarında akıllarına getirecekler. Kimi ekmek bulamayacak evlerine götürecek, kimi eşlerinden, çocuklarından koparılacak. Bazıları ise külleri rüzgarda uçuşurken anlayacaklar. Onlar için iş işten geçmiş olacak, yaptıklarının bedelleri her birine ödettirilirken. Ama evlat sakın unutma, tüm bunları onlara yaşatırken zevk alma, intikam hırsıyla yapma. Yoksa asla onlardan bir farkın kalmaz. Onlara acı ve merhamet etmeye devam et. Güneşin aydınlığına sığın, ateşinden güç al. Bil ki, bunlar karanlığın soğuğundan daha güçlüdür. 

Yaşadıkların için üzülme oğul, bu dünyada gördüklerinin hepsi BİR, hepsi HAKK’dan. Okumaya, anlamaya, yaşamaya ve keşfetmeye devam et. İçindeki karanlık aydınlığa kavuşacaksa, yaşadığın acılar seni olgunlaştırmaya ve yol göstermeye devam edecektir. 

Öğrencisi hocasının elini öpüp başına koydu. Sonra onun yanından ayrılıp, kütüphanenin yolunu tuttu. Daha önce okumaya başladığı Evren kitabını okumaya devam etti. Bir kaç sayfa sonra şöyle yazıyordu; "Evrende oluşabilecek en düşük sıcaklık eksi 273 derecedir. Sıcaklığın ise neredeyse sonu yoktur."

***



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder