21 Ekim 2017 Cumartesi

Küçük Dünyalar, Büyük Hayaller

Sahilde oturmuş, denizi izliyordum. Yanımdaki bankta sevgililer konuşuyorlardı. İster istemez kulak misafiri oldum.

-Aslında bize kocaman gelen dünyamız, başkaları için ufacık ve önemsiz.
-Evet.
-Hem, kime ne benim hissettiklerinden öyle değil mi?
-Evet.
-Bugün radyoda spiker de dedi, "sizi kendi hayatımla ilgili sorunlarla boğmak istemem" diye. Adam telefonda herkesin derdini dinliyor. Dertleri de ne biliyor musun? O takım 11 yabancıyla çıkmış, öbür takım Avrupa Kupası'nda yedekleriyle sahaya çıkmış filan. Dertleri bu, düşünebiliyor musun? Spiker biliyor ki, anlatsa bile kimse onun dertleriyle ilgilenmez. Ama lafa gelince sizi çok seviyoruz, siz bir tanesiniz.
-Doğru söylüyorsun.
-Ama gerçekten seven biri olsa, onun küçük dünyası gerçekten seven birisi için kocaman olur.
-Olur mu gerçekten?
-Elbette hayatım. Bak mesela ben seni çok seviyorum. Senin dünyan benim için kocaman. Senin sıkıntıların, senin sorunların benim için önemli.
-Gerçekten böyle mi düşünüyorsun?
-Tabi ki aşkım. Bak mesela şurada olta sallayan insanlar var. Bir balık yakaladıkları zaman nasıl da seviniyorlar. Oysa o balığın denizde, geride bıraktıklarını hiç önemsemiyorlar.
-Senin balıklara bu kadar duygusal yaklaştığını bilmiyordum. O yüzden mi balık yemiyorsun?
-Biraz da bu yüzden. Küçücük dünyaları var, kimsenin umurunda olmayan ama ben önemsiyorum.
-Balıkları bile bu kadar önemsiyorsan, sevdiğin insanı kim bilir nasıl önemsersin.
-Çok önemserim.
-Mesela ne dersin? Hani yabancılar evlenirken bir şeyler yazıyorlar ya. Onu okuyorlar nikahlarında. Sen ne yazardın?
-Offf çok zor bir soru bu.
-Hadi ama.
-Tamam. Dur bi düşüneyim. Tamam, hazır mısın?
-Evet hazırım.
-Bu benim küçücük dünyam. Hayal et, dünyanın en küçük köşesinde, ufacık bir yerdeyim. Sadece gözlerini kapat ve hayal et. İşte ben oradayım. Bu küçük dünyada, kocaman hayallerime ortak olmak ister misin? 
-Evet.
-Efendim?
-Evet, çok isterim.
-Hadi canım. Yemin et.
-Vallahi.
-Gerçekten mi?
-Hem de öyle çok isterim ki.

Adam, kadına sarıldı. Uzun süredir nasıl söyleyeceğini bilemediği bir teklifi, farkında olmadan yaptığı için ayrı, teklifi kabul gördüğü için ayrı seviniyordu. Oturduğum banktan kalkıp yanlarına gittim.
-Merhaba. Ben yandaki bankta oturan, en az sizinki kadar ufacık dünyası olan biriyim. Olur ya, nikah memuru sorarsa, şahit gösterin diye tutturursa, alın işte bu kartım. Ben şahidim bu aşka.

Bir kaç ay sonra nikahta şahit olarak bulundum. Klasik bir nikahtı. Fotoğraflar çekildi, takılar takıldı, sonra herkes kendi küçük dünyasına geri döndü.

2 yıl sonra, bir pazar günü beni aradılar.
-Abi be, bir güzellik yapsana bize.
-Hayırdır.
-Hayır be abi. Bize bir isim önersene.
-Aferin ulan. En sonunda becerebildiniz. Tebrik ederim.
-Sorma abi, oralara hiç girmeyelim. Biz işin içinden çıkamadık. Bize bir isim lazım.
-Valla beni biliyorsunuz. Bana kalsa Fethi, Nihat, Ender, İsmail, hadi olmadı Zafer derim ama ikiniz de Bizanslısınız be yavrum.
-Yok be abi, kız olacak.
-Haaa... Bizim bi Feriha Ablamız vardı tribünde. Feriha olsun.
-Abi yapma be, daha modern bir isim olsun.
-Olm bizim dünyamız küçük, hayallerimiz büyük. Feriha olsun.
-Feriha olsun diyor.
-Ne diyor yenge.
-Tamam diyor.
-Çok büyük hayalleri olacak, çoook.



***



Hepimizin dünyası başkaları için küçücük. Bizi hayatta tutan ise büsbüyük hayallerimiz.
Küçücük dünyalarınızı, sizi gerçekten sevenler dışında önemseyen kimse olmayacak.
O küçük dünyalarınızı önemseyenlerin dünyalarında küçük bir yeriniz olsun. İlerde mutlaka değerlenir.

1960'lı yıllardan kalma bir şarkının yepyeni versiyonuyla kapatalım. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder